Diyarbakýr notlarý-1
Kahraman Kürt kadýný Hacire Ana HDP önünde baþlattýðý oturma eylemiyle sadece oðlunu PKK'nýn elinden kurtarmadý; "Kürt meselesini" de PKK istismarýndan kurtardý.
Darbe-vesayet yönetimlerinin ürettiði gerekçelerle taban bulan ve Kürtleri, evlatlarý üzerinden esir alan terör örgütü bir yandan siyasi amaçlarla binlerce insaný öldürürken diðer yandan kurduðu siyasi partiler aracýlýðýyla özgürlükten, demokrasiden, adaletten bahsetti. Kandýrarak ya da zor kullanarak daða götürdüðü Kürt çocuklarýný emperyalist devletlerin hesaplarý için harcadýkça Kürtlerin caný daha çok yandý.
Aslýnda tüm Türkiye'nin caný yandý. PKK ile mücadele ederken topraða düþen her þehidimizle beraber ülkenin dört bir yanýna, ocaðýmýza, baðrýmýza kor ateþler düþtü.
Bu sinsi tuzaðý, bu acýmasýz kýsýr döngüyü kýrmaksa on yýllar boyunca mümkün olamadý ne yazýk ki. Terörle mücadeleye ayýrdýðý devasa bütçeler, verdiði mücadeleler bir yana, deðeri hiçbir þeyle ölçülemeyecek þekilde 50 bine yakýn insanýný kaybetti Türkiye!
PKK sorunu sadece Kürtlerin sorunu deðildi sonuçta, tüm ülkenin sorunuydu. Diyarbakýr Cezaevi, zorunlu göçler, köy boþaltmalar, köyden þehre göç, PKK'nýn emperyalist güçlerin dikkatini çekmesi, Avrupa'da yapýlanmasý, yeni nesillere aktarým derken mesele zamanla baþkalaþtý, farklý boyutlar ve çehreler kazandý.
Siyasi istikrarsýzlýk, ekonomik yetersizlik ve askeri-bürokratik basiretsizlik iyice sofistike hale soktu sorunu.
Meselenin çok boyutlu düþünülmeden çözülemeyeceðini ilk fark eden devlet adamýydý Turgut Özal. Onun da ömrü vefa etmedi... Arkasý gelmedi... Yapýlanlar yetmedi...
Ta ki AK Parti iktidarlarý Kürt meselesini terör meselesinden ayýrt edene; Erdoðan Kürtlerin de Türkiye'nin eþit ve onurlu vatandaþlarý olduðunu; bu devletin Türkler, Çerkesler, Lazlar, Abazalar vd. kadar Kürtlerin de devleti olduðunu; ayný bayraðýn gölgesinde yaþayan tek millet olduðumuzu ilan edene kadar...
2002'den sonra Kürt kimliði ve Kürtçe dili üzerindeki yasaklarý, baskýlarý, imalarý birer birer kaldýrdý AK Parti iktidarlarý. Daha önce Kürtçe konuþtu, þarký dinledi diye dayak yiyen, Kürdüm dediði için Diyarbakýr Cezaevinde iþkence gören Kürtler kültürel haklarýna hýzla kavuþtu.
Kürtçe dil kurslarýna izinle baþlayan süreç Kürtçenin seçmeli dil olarak tanýnmasýyla ilerledi. Türkçe bilmediði için hapisteki çocuðuyla Kürtçe konuþan analar eziyet görmez oldu bu nedenle. Mahkemede savunmasýný Kürtçe yapanlar için çevirmen zorunluluðu getirildi. Kürtçe tanýtým ve propaganda serbest oldu. Bölge illerinde bizzat kamu idaresince kullanýldý Kürtçe.
Halihazýrda Mardin Artuklu'da, Muþ ve Munzur Üniversitesinde Kürtçe Dili ve Edebiyatý bölümleri var, yapýlan bilimsel çalýþmalarla Kürtçe literatür oluþuyor.
Bir diðer önemli açýlým Kürtçe basýn yayýnlarýnda oldu. Z kuþaðý bilmez ama Kürtçe kaset kitap dergi gazete çýkarmak yasak bir hayaldi bir zamanlar.
Önceden sýrf Kürtçe diye uydu üzerinden yayýn yapan PKK kanallarýný izlerdi bölge insaný. Devlet düþmanlýðý ve PKK propagandasý yapan, daðý ve örgütü mitleþtiren bu kanallar gençlerin daðlara çýkýþýnda özellikle çok etkiliydi.
Hükümetin ýsrarla yürüttüðü hukuki, siyasi, diplomatik çabalar sayesinde Danimarka'dan, Norveç'ten, Almanya'dan yayýn yapan PKK kanallarý birer birer kapatýldý.
Devlet 2008 yýlýnda çok önemli bir adým atarak 7/24 Kürtçe yayýn yapan TRT 6'yý -diðer adýyla TRT Kürdi'yi kurdu. Adý sonradan deðiþtirilerek TRT Þeþ olan televizyon kanalý þu an sadece Türkiye'de deðil Kürtçe konuþan coðrafyanýn tamamýnda en çok izlenen televizyon kanalý durumunda.
Kürtçe dil bilimcilerle kanaat önderlerinin pek çoðu TRT Þeþ'i sarih Kürtçe konuþtuðu, unutulan kelimeleri, deyimleri, atasözlerini canlandýrdýðý ve bütün bir coðrafyanýn yüzyýllýk travmasýný iyileþtirdiði için de iyi ve doðru bir kamu hizmeti olarak deðerlendiriyor.
PKK Suriye sýnýrýndan aþaðýlara süpürüldükçe ve ülke içindeki terörist sayýsý iki basamaklý rakamlar seviyesine geriledikçe sokaktaki varlýðý da buharlaþtý PKK'nýn.
Daða çýkýþlar tamamen durdu. Diyarbakýr'da kime sorsanýz büyük bir rahatlýkla "þükür" diyor "çocuklar daða gitmiyor artýk". Zaten giden de ilk fýrsatta örgütten kurtulmanýn yolunu arýyor.
Gözü yaþlý Diyarbakýr Anneleri þehri dar etti çünkü HDP'ye. Ýnsan içine çýkamaz, bölgede miting yapamaz hale geldiler.
Bu yürekli eylem bir kez daha gösterdi ki HDP ile PKK arasýnda bir tünel var. HDP'nin kapýsýndan giren PKK'da buluyor kendini.
Çatýþmalarý þehirlere taþýyarak, açtýðý çukurlarla devleti dize getireceðini sanan, HDP'li DBP'li isimlerin eline verdiði açýklamalarla özerklik ilan edip kantonlar kurabileceðini, sonra da bölgeyi Türkiye'den koparacaðýný zanneden PKK elli yýlda edindiði eski tabanýný da kaybetti.
Velhasýl büyük yatýrýmlar istihdama döndükçe, terör defedilip bölge huzur ve sükuna kavuþtukça, rýzaya dayalý insan temelli yönetim anlayýþý hakim oldukça Kürt sorunu da hýzla buharlaþýyor. Geride kalan terörün örgütünün külü ve irininden ibaret.
*
Pandemi nedeniyle yaklaþýk üç yýl aradan sonra gittiðim Diyarbakýr'a dair gözlem ve deðerlendirmelerimi, konuþtuðum kanaat önderlerinin, esnafýn, sokaktaki insanlarýn taleplerini, dualarýný, uyarýlarýný içeren birkaç yazý daha yazacaðým -Ýnþallah.
Diyarbakýr Notlarý yarýn "Bu þehir o eski Diyarbakýr mýdýr?" ile devam edecek.