Ne gerek var gemileri karadan yürütmeye koca deniz dururken (!)

"Zafere İnanmayanlarla Mutlaka yollarınızı Ayırın!" (Akşemsettin'en Fatih Sultan Mehmet'e mektup!)

Türk Savunma Sanayii özellikle son yıllarda çok büyük bir gelişme gösterdi. İHA'lar, SİHA'lar, roketler, tank ve muharip uçak projelerinde varılan noktalar... SİHA ve İHA'ların yurt dışına satılması, hele de NATO üyesi ülkelerin envanterine girmeye başlaması hepimiz için övünç kaynağı olmalı. Değil mi? I-ıh; değil.

Kılıçdaroğlu Kemal Bey ve tayfası, "Ne gerek var SİHA yapmaya? Parayı bastırır istediğimiz yerden alırız!" demez mi? Böyle bir cehalet olamaz! İktidar nefreti öyle boyutlara ulaşmış ki, Savunma Sanayii'nde ulaştığımız noktaya dudak büküp; tu-kaka demenin kendilerine oy olarak döneceğini sanıyorlar! Akıllara zarar resmen!! Millet, Savunma Sanayii'nde vardığımız nokta ve bundan sonra savaş uçağıydı, tanktı, uzaya yolculuk gibi çalışmalarla övünüyor. Kendini bilmez ve de Türk olduklarından bile kuşku duyulması gereken kimi hadsizlerin dışında herkes pek bir mutlu.

Millet İttifakını oluşturan tayfa İstanbul'da yapılan bir metro inşaatıyla övünüyor ama Savunma Sanayi'ideki gelişmelere dudak büküyor. Hani bir laf v ardır ya, döver misin sabaha mı bırakırsın diye?! Yani bir tarafta bir metro inşaatı öteki yanda dev bir savunma sanayii!!

Ama yirmi yıl süreyle her girdikleri seçimde dayak yiyen bu tayfanın gözünü öylesi bir nefretle kin bürümüş ki, ülke yararına olan ve olacak girişimlere bile kara çalmaktan bir an bile geri durmuyor. Köprü yaparsın; "Ne gerek var efendim!!" Hava Limanı yaparsın? "Ne gerek var bu kadar büyüğüne?!" Savunma sanayiinde çok ciddi atılımlara imza atarsın. "Gereksiz. Parayı bastırır alırsın kardeşim!" İstanbul'un fethi sırasında bunlar olsaydı Fatih'in de karşısına dikilir "Ne gerek var efendim gemileri karadan yürütmeye... Koskoca deniz dururken? derlerdi herhalde!

Bu günse ne olmakta? "CHP'ye niye oy vermiyorsunuz" sorusuna millet yirmi yıl boyunca aynı yanıtı vermekte: "Ne gereği var CHP'ye oy vermeye; daha iyisi dururken!!"

Aslına bakarsınız Kemal Beyin gelmesiyle birlikte CHP siyasi parti niteliğini yitirmiş, her şeye burun kıvıran, sürekli istemezük diyen bir tür Yeniçeri Ocağına dönüşmüştür. Gerçi tarih 1826 değildir; ikinci bir Vaka-i Hayriye'ye de elbette gerek yoktur ama girdiği her seçimi yitire yitire ve de oyları yüzde 20'nin bile altına düştüğüne göre, Türk siyasetinde CHP, Kemal Beyin önderliğinde işlevini yeniden değerlendirmek ve daha ne kadar Kemal Beyin Genel Başkanlığında varlığını sürdürebileceğini sorgulamak zorundadır!