Pişmanlık suçluyu masum yapmaz!

Cemaat, hizmet gibi masum isimler altında faaliyet gösteren yapının, yabancı istihbaratların Türkiye’deki kuklası olduğu, ilk darbe teşebbüsleri olan 2012 Şubat’ında açığa çıktı.

Medya, emniyet ve yargıdaki paralel yapı, kendilerine engel olarak gördükleri herkesi birer kumpasla ya etkisiz hale getirdiler ya da yok ettiler.

Medya bir yalan haberle fitili ateşledi; kripto savcılar haberi ihbar kabul edip soruşturma açtı; kripto polisler soruşturmaya sahte belgelerle katkıda bulundu; kripto hâkim de cezayı kesti.

Bu yollarla engelleyemediklerini de fâil-i meçhul bir şekilde yok ettiler!

HÜKÜMET MÜCADELE ETTİ

Hükümet, 2012 baharında MİT Başkanı üzerinden başbakanı düşürme kumpasıyla kendini açık eden bur örgüte karşı gardını almıştı.

Ancak tahminlerin ötesinde kripto bir yapıya sahip olan örgüt bu sefer 17-25 Aralık hamlesiyle bir yargı darbesine teşebbüs etti.

Hükümet bu hamleyi de savuşturdu ve ‘legal görünümlü illegal yapı’ diye tarif ederek mücadeleyi daha sıkı şekilde sürdürdü.

Buna rağmen örgütün yolsuzluk iddialarıyla yürüttüğü propaganda sebebiyle (2015’te milli güvenlik siyaset belgesine FETÖ terör örgütü olarak alınmasına rağmen) örgütün yanında durarak hükümeti eleştirenler eksik olmadı.

TERÖR ÖRGÜTÜ

15 Temmuz’dan sonra fanatik mensupları dışında artık herkes bu yapının bir terör örgütü olduğunda ittifak etti.

Fanatik mensupları derken örgütün başını bir kurtarıcı olarak gören ve inanan (ihanet, ticaret ve ibadet tabanı ayrımı yapmadan) tüm mensuplarını kastediyorum.

Darbe teşebbüsüne fiilen katılmamış olsalar bile o ibadet tabanı diye tanımlanan kesim dâhil hepsinin örgüte bağlılıklarının eksilmeden devam ettiğini gördük/görüyoruz.

Mankurtlaşmışlar.

Kendine faydası olmayan zavallıyı kurtarıcı olarak görüyor, savunuyor ve hâlâ hükümeti haksızlıkla suçlayıp eleştiriyor, nefretlerini kusuyorlar.

Evet, ben de gözlemlerimle söylüyorum ki bu örgüt mensuplarından kimsenin pişman olduğu yok. Fikren hepsi ihanet içinde.

İbadet tabanı denen o kesim hâlâ kurtarıcı belledikleri zavallının gelip onları kurtaracağına inanıyorlar.

İhanet kesimi ise daha pervasız. Mahkemede yargılanan hâinler, hâkim ve savcılara parmak sallayarak, ‘bir gün gelecek biz orada siz burada oturacaksınız’ kabilinden tehditler savuruyorlar.

O yüzden, yüzlerce insanı katleden binlercesini sakat bırakan bu yapının darbecileri hakkında, ‘pişman olanları kazanmak lazım’ söylemi hatalıdır/yanlıştır, sahibini zan altında bırakır ve onca şehid ve gaziyi rencide edeceği gibi örgütle mücadeleyi de olumsuz etkiler.

Darbecinin pişman olması suçunu affettirmez hak ettiği cezayı mutlaka çekmelidir.

MAĞDUR ÖRGÜT ÜYESİ YOK

Örgüt mensubu olmayıp örgütün kurumlarında çalışmış yahut sendikasına üyelik, gazetesine abonelik okulunda öğrencilik gibi ilişkisi bulunduğu için soruşturma açılan, işinden edilen mağdurları kazanmak lazımdır. Suçsuzluğu tespit edilenlerin haklarının iade edilmesi adaletin gereğidir. (Devlet bunun için gerekli mekanizmaları kurmuş mağduriyetleri gidermek için çalışıyor.)

Ama örgüt mensuplarının mağduriyetinden bahsetmek aklımızla alay etmektir.

Örgüt mensupları arasında mağdur yoktur. Mağdur olanlar örgüt mensubu olmadığı halde bir şekilde ilişkisi olan kesimdir. Örgüt mensupları ise hem yurt içinde hem yurt dışında her türlü desteği görmektedir.

Örgüt, kendi mensuplarına sahip çıkmaktadır. Ülkeden kaçanlar daha gideceği ülkeye varmadan evi arabası hazırlanmaktadır. Yurt içindekiler de -kaçaklar tutuklular- örgütün maddi manevi desteğini görmektedirler.

İPLER BAŞKASININ ELİNDE

İpleri dış istihbarat örgütlerinin elinde olan bu örgütün evet, artık Türkiye’de silahlı bir kalkışma yapacak takatleri kalmamıştır. Ancak mensuplarının içerde ve dışarda örgüte bağlılıkları devam etmektedir.

Örgüt belki silahlı kalkışma yapamayacaktır ama ülkede fitneyi ateşleyecek o kadar çok yöntem ve alan var ki, iplerini elinde bulunduran istihbarat örgütleri rahat durmayacak bunları çok değişik mecralarda piyasaya sürecektir.

İşte bu bağlamda siyaset dünyası, ekonomi çevreleri, STK âlemi, hülasa tüm kesimler örgütle mücadelede, örgüte cesaret verecek her adım, tutum ve söylemden uzak durmalıdırlar.

Çünkü örgütü kullanan eller, bu ülkenin geleceğine ipotek koymak isteyen ellerdir.

Bu ülkenin bağımsızlığından rahatsız olan ellerdir.

Bu ülkenin büyümesinden gelişmesinden kalkınmasından ve milli politikalar üretmesinden rahatsız olan ellerdir.

Elleri kırılsın!