Provokasyon kime yaradı?

HDP İzmir il binasında bir kadın partilinin hunharca katledilmesi, herkes kabul ediyor ki provokasyondur.

Her provokasyon huzura, istikrara, kardeşliğe yapılan bir suikasttır.

Cinayet ve suikastlarla yapılan provokasyonları bu ülke çok gördü.

Türkiye, faili meçhul cinayetler ile demokrasisine kast edilmiş bir ülkedir.

Bütün suikastlar; seçilmiş iktidarlara, sivil iradeye karşı yapılmıştır.

Hemen hepsinde de Batılı istihbarat merkezlerinin, Batılı devletlerin parmağı vardır.

Son dönemdeki cinayet ve provokasyonların da hepsi, FETÖ ve PKK işidir.

PKK'nın binlerce cinayetini burada uzun uzadıya hatırlatacak değilim.

FETÖ için ayrı bir parantez açmalıyız.

FETÖ, tam bir casusluk ve ihanet şebekesidir. FETÖ elebaşı Gülen din, devlet, vatan ve millet düşmanıdır.

15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimine giden yoldaki cinayet ve provokasyonlara bakmak yeter:

Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan Suikastı, Necip Hablemitoğlu Cinayeti, Danıştay İkinci Daire üyesi Hâkim Mustafa Yücel Özbilgin'in öldürülmesi, Hırant Dink cinayeti, Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay cinayeti, Muhsin Yazıcıoğlu Cinayeti...

15 Temmuz'dan sonra;

19 Aralık 2016'da Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesi. Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin 11 Aralık 2018'de makam odasında polis memuru tarafından şehit edilmesi...

Karlov cinayeti Türkiye ile Rusya'nın arasını açmak içindi.

Diğerleri 15 Temmuz darbe girişimine giden yolda kaos zemini için tertiplenmişlerdi.

Şimdi İzmir'deki provokasyona da "FETÖ ve onu kullanan güçler" şüphesi ile bakmalıyız.

Bugün başta HDP olmak üzere muhalefet partileri CHP, DEVA, Gelecek, İyi Parti hepsi iktidarı hedef gösteriyorlar.

Saldırı gerçekleştikten hemen sonra, katilin elinde tuttuğu silahı ve bozkurt işaretiyle fotoğrafları servis edildi.

MHP lideri Bahçeli net konuştu: "Türkiye'nin karışmasını; etnik, ideolojik ve siyasi fay hatlarının kırılarak fitne depremlerinin oluşmasını hedefleyen iç ve dış provokasyonlar devreye alınmıştır."

AK Parti sözcüleri net bir şekilde kınama mesajları yayınladılar.

Böyle bir provokasyonun iktidara ne faydası olur?

Huzur ve istikrarı hedefleyen Cumhur İttifakı, ülkenin karışmasını neden istesin?

Ama muhalefet, Türkiye'nin yönetilemediği iddiasıyla erken seçim için bastırıyor. "Erken seçim ya da başka bir yolla" iktidar istiyorlar.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Uyarıyorum, kimse bu provokasyonlardan medet ummasın! Bakalım bu olaylar ileride hangi videonun konusu olacak." diyor...

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, "Buraya bir katil yollandı. Azmettiriciyi, eline silah vereni de biliyoruz. Bunun sorumlusu elbette başta AKP ve onun küçük ortağı MHP'dir." diyor.

Babacan ve Davutoğlu da dikkatleri iktidarın üzerine çeviriyorlar.

İktidar, güvenlik ve huzur için çırpınırken neden kaos istesin? Bunun mantığı var mı?

Ancak;

1. PKK'nın elebaşları birer birer öldürülüyor. PKK, mağaralardan başını çıkaramıyor. İçerde, Suriye'de, Kuzey Irak'ta ağır zayiatlar veriyor.

2. Kapatılması davası HDP'yi iyice köşeye sıkıştırdı. HDP'li milletvekillerinin tezkereleri Meclis'te bekliyor.

3. Kobani davası uykularını kaçırıyor.

4. Muhalefet, erken seçimi zorlayacak bir kaos zemini oluşması için can atıyor.

5. Muhalefet bünyesinde HDP'nin dışlanması depremi yaşanıyor.

Böyle bir ortamda;

HDP'ye masumlaştırmak, bu parti için bulunmaz fırsattır.

Provokasyon, iktidarın işine değil, HDP'nin ve muhalefetin işine geliyor...