Ermenistan’ýn saldýrýsýnýn ardýndan Azerbaycan iþgal altýndaki topraklardan Ermeni unsurlarýný temizleme harekâtý baþlattý. Harekât þu ana kadar baþarýyla devam ediyor.
Azerbaycan ordusunun iþgalci Ermeni kuvvetlerini süpürmeye baþladýðý gün CHP Baþkan Yardýmcýsý Ahmet Ünal Çeviköz mâlûm ifâdelerle Türkiye’yi suçladý: “Maalesef gelen haberlerde, Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardýmý yapýldýðý ve söylentilere göre cihatçý gruplarýn da Azerbaycan'a gönderildiði ifade ediliyor.”
Bu sözlerin mâlûmluðu, baþta Fethullahçý Terör Örgütü marifetiyle yapýlan MÝT týrlarý kumpasý olmak üzere, Türkiye’nin dünyanýn dört bir yanýnda gerçekleþtirdiði faaliyetlerin önü kesmek için yapýlan operasyonlarýn temel argümaný olmasýndandýr. Yýllardýr Türkiye’nin bir yerlere silah gönderdiði, ‘cihatçý’lar iþbirliði yaptýðý iddia edilir. Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan da bununla suçlanýr.
ABD desteklediði terör unsurlarýna (PKK/YPG/PYD vb.) gökten silâh yaðdýrýrken, hâkeza Avrupa ve Rusya da iþbirliði yaptýðý örgütleri desteklerken Türkiye, vatanlarýnýn baðýmsýzlýðý için mücadele edenlere destek vermesi suç oluyor!
Türkiye’de bu yalanlarý yayanlar da, ABD’den, Avrupa’dan, Arap emirlerinden, Rusya’dan para alýp onlarýn çýkarlarý doðrultusunda haberler yapan ‘gazeteci’ler; kendilerine ‘baðýmsýz gazeteci’ diyenler!
15 Temmuz Anadolu’yu iþgal teþebbüsünü gerçekleþtirenlerin temel saiklerinden biri de mezkûr iddiaydý.
Halen bu iddiayla Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan’ý Lahey’de savaþ suçlusu olarak yargýlatmak hayali kuranlar var; dosyayý hazýr tutuyorlar.
Son günlerde Türkiye’de, ‘Selefi’ denilen gruplarla alâkalý bir tartýþma sürüyor. Cübbeli Ahmet hoca “Selefiler silahlanýyor, savcýlar çaðýrsýn isim isim vereyim” diyerek ortalýðý ayaða kaldýrdý. Ýstediði oldu ve ifadeye çaðrýldý. Lâkin tek bir isim bile veremediði ortaya çýktý. Tek verebildiði isim, ortaya attýðý iddiayý kulaðýna üfleyen ‘aðabeyin’ ismi. Hocanýn ifadesine göre ‘aðabeyi’ emniyettekiler de tanýyormuþ!
Maalesef Cübbeli Ahmet hoca farkýnda olmadan, FETÖ üzerinden uluslararasý çapta oluþturulmaya çalýþýlan “Türkiye cihatçýlarý destekliyor, Türkiye cihatçýlar için cennet, Erdoðan cihatçýlara göz yumuyor” algýsýna, iftirasýna alet olmuþtur.
Bu baðlamda, Avukat Hamza Uçan’ýn geçen hafta Baran Dergisi’ne verdiði röportajda, DAÝÞ’in ölüm listesinde olmalarýna raðmen DAÝÞ lideri veya mensubu iddiasýyla yargýlanan kiþilere ve davalara dikkat çeken þu sözlerini iktibas ediyorum: “Uluslararasý alanda Türkiye’ye yönelik bir baský var. Mesela FETÖ’nün MÝT TIR’larý kumpasýyla yapmak istediði olay ile bu yargýlamalar baðlantýlý... “Tayyip Erdoðan’ý Lahey’de yargýlayacaðýz.” diyorlardý. Bu çerçevede Türkiye’nin DAÝÞ ile baðlantýsý olduðu iddiasýný destekleyen davalar açtýlar. Maalesef bizim hükümetimiz de bu tarz yargýlamalarý tersinden kullanarak “Bakýn biz bu kadar soruþturma yürütüyoruz, bu kadar kiþiyi de mahkûm ettik.” diyor.”
Türkiye’de Selefilik/Tekfircilik artýyor mu tartýþmasýna sahadan bir bilgiyle katkýda bulanayým: Kitabevi sorumlusu arkadaþla mevzuyu konuþurken arkadaþým þunlarý söyledi: “Özellikle Suriye’de savaþýn baþlamasýyla Selefi/Tekfirci yayýnevleri bir anda çoðaldý. Art arda kitaplar basýyorlardý. Müthiþ de talep vardý. Selefi/Tekfircilerin önderlerinin yazdýklarý kitaplarýn tercümelerini birçok yayýnevi basýyor ve hepsi de tükeniyordu. DAÝÞ’in ortaya çýkmasý sanýlanýn aksine bu çizgideki gruplara büyük zarar verdi. Parçalandýlar. Ve DAÝÞ’in bir anda sönmesiyle bu akým da bitti. Bastýklarý kitaplar satýlmayýnca çoðu yayýnevi kapandý. Bazýlarý da artýk Selefi/Tekfirci çizgide kitaplar basmak yerine kültürel yayýnlara yöneldiler. Hatta alt yayýnevi kurarak tasavvufi eserler basanlar bile var.”
Sahada durum bu.
Dikkat, sadece fareler kulaða üflemiyor…