Sezai Karakoç'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a vasiyeti…

Sezai Karakoç, 88 yaşında vefat etti.

Allah rahmet eylesin. Makamı cennet olsun inşallah.

Büyük şair. Büyük mütefekkir. Diriliş davasının mimarı. İhlâslı bir mümin. Allah'ın verdiği büyük kabiliyetler onda en güzel tevazu libası ile örtülmüş. Kendisiyle yıllar önce bir defa görüştüm. Kitaplarla dolu bir odada. O, bir küçük masada, ben de arkadaşımla tabure üzerindeydik.

Tam bir dava adamı. İhlâs, heyecan, samimiyet, tevazu...

Yaşarken kıymetini bilenler çok. O'nu Şehzadebaşı Camiinden uğurlamaya gelen devlet ve siyaset adamları, edebiyatçılar ve çoğu onun "Diriliş nesli" olarak kucakladığı binler oradaydı.

Ancak şunu hissediyorum. Vefatından sonra inşallah daha büyük tesirleri olacak.

Harflerle yaftalanan bir neslin değil, 15 Temmuz'dan sonra şahlanan diriliş ruhu erlerinin yolunu aydınlatacak.

Kendimiz olma, kendi değerlerimiz üzerinde yükselerek büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmek, ihtiyaç duyduğu manevi gücü kazanmada Sezai Karakoç'tan çok istifade edecek.

Bir neslin gönlüne girdi, onlara, vesayetin dayattığı yabancılaşma zulmüne karşı dirilişin yolunu gösterdi.

Bundan sonra bugünün nesillerine de o aydınlık yolu göstermeye eserleriyle, örnek hayatıyla devam edecek.

Bu konuda, Sayın Cumhurbaşkanımızın da şikâyetçi olduğu konuyu hatırlatarak bir teklifte bulunmak istiyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl Ekim ayında, İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi Açılış Töreni'nde şunları söylemişti:

"Samimi bir muhasebe ile geçtiğimiz 18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum.

"Medyamız en modern altyapıya sahip ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor. İlimde, sanatta, kültürde hep benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız. En haklı olduğumuz konularda bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. İşte bunun için de fikri iktidarımızı hala tesis edemediğimiz kanaatindeyim."

Bu konuda yeni neslin yolunu aydınlatacak edebiyatçılarımız, şairlerimiz var.

Akla ilk gelenler; Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Yahya Kemal Beyatlı, Sezai Karakoç, Abdurrahim Karakoç...

Bu sayı çoğaltılabilir.

Ortaokul ve liselerde bu isimlerin eserleri, düşünceleri derinlemesine ve geniş olarak müfredatta yer alabilir.

Diriliş ruhunu bu eserler üzerinden anlatacak edebiyat öğretmenleri bir program dâhilinde yetiştirilebilir.

Aynı duygu ve heyecanla, tarih öğretmenlerinin bu diriliş kervanına katılmaları temin edilebilir...

Televizyonlar da bu atmosfere ciddi destek verebilir.

Ben torunlarımdan görüyorum. TRT'nin son dönemdeki tarihî dizileri çok etkili. Ailede verilemeyen millî ve İslamî heyecan, ruh veriliyor...

Batı kültürünün saldırılarına karşı direnecek, kendi mana köklerine sahip çıkacak nesiller adına acilen bu konuya el atılmalıdır.

Türkçe, edebiyat, tarih öğretmenleri ve millî medya hamlesi...

Sayın Cumhurbaşkanım, arz ederim.