Mustafa Sabri Beşer
Mustafa Sabri Beşer
Tüm Yazıları

Tunç Soyer'in iştahını kabartan kim?

Özellikle Yeşilçam filmlerinde görürüz, kendisi gibi olmayana tahammülsüz olup hemen "gerici" ve "yobaz" yaftası vurulur ve ne hikmetse hep bunlar dindar insanlara layık görülür!

Ancak bugünlerde gericilik ve yobazlığın son örneği Avrupalı olmakla övünen İzmir'de yaşanıyor.

Bir inanca, bir düşünceye körü körüne, aşırı ölçüde bağlı olan, hoşgörüden yoksun (kimse/ler) anlamında kullanılan "yobaz" kavramı mana bütünlüğü açısından tam da laikçiler ve Atatürkçüler için ifade edilmesi gerekir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, şehirdeki Arapça tabelalara savaş açmış durumda. Belediye görevlileri sanki kırmızı görmüş boğa gibi Arapça gördükleri her tabelaya saldırıyorlar.

Sebep... Mantıklı bir sebebi yok...

Mantıklı değil çünkü eğer amaç Türkçe'nin kullanılması konusunda hassasiyet ise İngilizce veya daha başka dillerdeki tabelalara niye dokunulmuyor?

Niye sadece Arapça?

Çünkü dinimizin kutsal kitabının dili Arapça...

Yani hoşgörüsüz ve ırkçı yaklaşımları dinimize karşı ve dahi Müslümanlara karşı.

Yapılan iş o kadar mantıksız ki tercüme bürolarının tabelaları bile sökülüyor.

Yahu adı üzerinde tercüme. Adam tabii ki yaptığı işi diğer dillerde de anlatacak ki hedef kitlesine ulaşabilsin...

Komiklik diyeceğim ama değil...

Durup dururken İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bu Arapça tabela fobisi nereden çıktı?

Kanaatimizce sadece din düşmanlığı da değil.

Bu işin arkasında bir hinlik olmadığını hiç sanmam.

Bu tabela düşmanlığının Fransa'da yaşanan olaylarla aynı zamanlara denk gelmiş olması olamaz mı?

Acaba birileri de Fransa'daki olaylara benzer şekilde ülkemizi karıştırmak istiyor olabilir mi?

Tunç Soyer'in iştahını, hayran oldukları Fransa'nın, Cezayirli bir mülteci Müslüman üzerinden karıştırılma kurgusu kabartmış olabilir mi?

HDP destekçisi, Mason olduğu bilinen, PKK'nın hendeklerine sahip çıkan, yılmaz bir LGBT savunucusu, Yunanlı belediye başkanıyla birlikte fotoğraf vererek; "Erdoğan'ı Smyrna (İzmir) halkıyla aramızı açmasına müsaade etmeyeceğiz" diyen, 12 Eylül sonrasında ülkücülere ve muhafazakarlara yaptığı işkencelerle bilinen Nurettin Soyer'in oğlu, Peygamber Efendimize hakaret karikatürünü yayınlayan Charlie Hebdo dergisini bu karikatürden dolayı desteklediğini açıklayan mason locası üyesi Neptün Soyer'in eşi, İzmir'in değil de Atina'nın belediye başkanı gibi çalışan Tunç Soyer, iştahı kabarmış şekilde süreci fırsata (!) çevirmeye çalışıyor olamaz mı?

İzmir'imizin değerli halkını bu fesat düşüncelerden tenzih ederiz.

Bunun için de ülkemizde bulunan mültecileri tahrik etmek istiyor olabilir mi?

Amaç üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek olabilir mi?

Hükûmet özelinde devleti zor durumda bırakmak için böylesine bir tezgâh kurulmuş olabilir mi?

Amaç, ülkeyi karıştırıp seçimle yapamadıklarını yapmak olabilir mi?

Eğer işin ucunda CHP zihniyeti varsa emin olun her şey olabilir.

Dersim'i uçaklarla bombalayıp kadın, çocuk, ihtiyar demeden binlerce insanı öldüren, binlerce insanı sorgusuz sualsiz idam eden bir zihniyetten her şey beklenir.

Bu arada merak ettiğim için soruyorum: Dersimi bombalayan Sabiha Gökçen'in adı neden hala bir havaalanımızda dalgalanıyor?

İlber Ortaylı'nın bu güruh için yaptığı tanımlama tam yerindedir: "Osmanlı olmasaydı biz var olamazdık, Osmanlı sayesinde kültürel disiplinimiz oluşuyor. Osmanlıyı ve kültürünü anlamayan istediği kadar Fransızca bilsin "İskenderiye hamalı" kadar değeri yoktur."

Hasılı, İzmir'de yaşanan yobazlık ve gericiliğe sadece bir Arapça düşmanlığı olarak bakıp geçemeyiz.

Madem bu dile karşı bir antipatin var, o tabelaların asılmasına niçin izin veriyorsun?

"Haberim yoktu" mazeretinin arkasına kimse sığınmasın.

Böyle bir şeyin olması düşünülemez.

Eğer varsa o zaman sen ne iş yaparsın İzmir Büyükşehir Belediyesi?

Binlerce zabıta çalışanın bu tabelaların takıldığından haberi yok muydu?

Daha işin başında niye müdahale etmiyorsun da şimdi müdahale ediyorsun?

Allah, insanı memleket düşmanı olmaktan korusun.

Devlet düşmanları ellerine geçen en küçük fırsatı değerlendirmekten geri durmuyorlar.

Şimdi uyanık olmak zamanı.

Şimdi üzümü de bağı da koruma zamanı.

Ucuz provokasyonlara gelmeme zamanı.

Bırakın "Avrupalı" ve "medeni" olmakla övünen bu yobazlar gericiliğin içinde boğulsun...