‘Bir dokun, bin âhh dinle...'

Bugün birkaç konuya bir arada deðinelim, kýsa-kýsa...

*

'Diyarbekir þâd akar' mý?

Önceki yazýmda Diyarbekir'in Kulp ilçesinde geçen Cuma günü ilçe kaymakamý ile bir câmi imamý arasýnda cereyan ettiði ileri sürülen bir gerilime deðinmiþtim.

O yazýda haklýlýk veya haksýzlýk üzerinde deðil, tartýþýlan bir konudaki iddialar ve ileri sürülen görüþler üzerinde durdum. O konudaki iddialara deðindikten sonra, o iddialarýn bende çaðrýþýmlarýný ve aklýma ilk gelen konularýn neler olduðunu da, yazýmýn ikinci paragrafýnda anlatmaya çalýþtým ve sonra da konunun aslýnýn ne ve nasýl olduðuna dair, Devlet Bahçeli'nin -ekranlardan milyonlara yansýttýðý- sözlerini de (doðrulamak veya yalanlamak durumunda olmadýðýmdan) aktarmakla yetindim. Bunlar elbette kanunî açýdan bir iddiadýr, sonunda gerçek olup olmadýðý hakkýnda, soruþturmalardan söz edildiðine göre, henüz, ortada net bir bilgi yok.

Hutbede, atlandýðý söylenen kýsýmlarla ilgili iddialarýn yalan olduðunu söyleyen kimse çýkmadý. Fakir de, 'hele de Müslüman coðrafyalarýnda nice emperyalist-þeytanî oyunlarýn tezgâhlandýðýnýn daha bir net olduðu bir böyle hassas bir zaman diliminde, bu gibi tasarruflardan veya dikkatsizliklerden kaçýnýlmasý gerektiðini' söyledim, söylüyorum.

Baþka iddiacýlar varsa ve iddialarýný belgeli olarak ortaya koymak durumunda iseler, onlara da deðinirim.

*

Emperyalizmin oyunlarýna hele de 100 yýldýr âþinayýz

Amerikan emperyalizmi, Orta Doðu'daki uzantýsý ve Amerikan bayraðýndaki 51 yýldýza ek olarak -görünmese de- 52'nci yýldýz ve eyalet statüsünde olan Siyonist Ýsrail rejiminin 'Gazze'yi fiilen olduðu gibi, uluslararasý hukuk açýsýndan da uzun vâdede' ilhak etmek niyetine dair açýklamalarýna, güya karþý çýkýyor.

Bunun tamamen bir þeytanî oyun olduðu unutulmamalýdýr. Bay Biden ile Blinken ve þürekâsý, 'N'apalým, gördüðünüz gibi, o kadar ikaz ve hattâ tehdit ettik, ama Ýsrail'e söz dinletemedik.' diyeceklerdir.

Haziran-1967'de, Mýsýr, Suriye ve Ürdün'ün uðradýklarý korkunç '6 Gün Savaþý' yenilgisi sýrasýnda, Suriye'nin su ve buðday ambarý olarak bilinen 'Cûlan' (Golan) Yükseklikleri'nin Siyonist Ýsrail'in iþgaline uðrayýþý üzerinden 50 yýl geçtikten sonra, eski USA Baþkaný Trump'ýn, 'Üzerinden 50 yýl geçti, artýk Golan Yükseklikleri Ýsrail'indir.' dediðini, 'oralarý Ýsrail olarak tanýdýðýný' unutalým mý?

Ve HAMAS'ýn çelik iradesiyle tezgâhlanan 7 Ekim 2023'deki 'Aqsâ Tufaný'nýn þaþkýnlýðý içinde bölgeye hemen 2 uçak gemisi ve dünya kadar savaþ uçaklarý, silahlarý ve milyarlarca dolarlarýyla gelip, 'Biz Ýsrail'le biriz, beraberiz ve buradan da gidecek deðiliz. Bu konuya bizim istemediðimiz þekilde müdahale eden olursa, karþýlýðýný en þiddetli þekilde alacaktýr.' diyen ve kezâ yine o günlerde, 18 Ekim 2023 günü, 'Burada Ýsrail diye bir devlet olmasaydý bile, biz burada yine böyle bir devlet kurardýk!' diyen ve böylece, Müslüman coðrafyalarýna yeni bir Haçlý Seferi mantýðýyla geldiklerini söyleyen de, Joe Biden deðil miydi?

*

'Nükleer Hukuk Çaðý'ndan 'adalet' beklemek mi?

Bütün uluslararasý kuruluþlar gibi, Uluslararasý Ceza Mahkemesi veya Adalet Divaný gibi kuruluþlar da; 1945'de Hiroþima'ya atýlan Atom Bombasý sonrasýnda, dünyanýn yeni þartlarýna ve yeni zorbalarýnýn dayatmalarý üzerinde zorbalýkla yükseltilen 'Nükleer Çað Hukuku' veya 'Nükleer Hukuk Çaðý' diye isimlendirilebilecek bir zehirli anlayýþa göre þekillenmiþtir. Ve o yapýlanmada, insanlýðýn dörtte birini temsil eden dünya Müslümanlarýnýn, Ýslam milletinin maalesef, hiçbir etkisi ve dahli olamamýþtýr. Ve bugün de, dünya Müslümanlarý 55-56 devlet halinde gözüküyorlar ama Müslüman halklarýn kalblerindeki dünyaya göre bir þekillenme bile, uluslararasý tahakküm düzeninin kýlýcýný sallayan BM'nin iznine baðlýdýr. Bu yüzdendir ki Müslümanlar, evet, kocaman bir gövde oluþturuyorlar ama -her ne kadar yetersiz idiyse bile- Müslüman halklarý tek bir irade altýnda toplayabilme geleneði ve ihtimali yine de var olan -ve haydi birileri ürkmesin diye, böyle ifade edelim- bir 'Baþkanlýk' kurumunun, 1924'de, yani 100 yýl önce toptan etkisiz yok ediliþinin periþanlýðýný yaþýyoruz.

*

'Ben varým.' diyen yoksa kim, nasýl suçlanacak?

Birazcýk insanî vicdaný olan herkesi bile dilhûn eyleyen son Gazze'deki -soykýrým da deðil-, 'insanlýk kýyýmý' karþýsýnda Müslüman dünyasýnýn baþsýzlýðýnýn ortaya çýkardýðý periþanlýk ortada. Müslüman halklar, zâhiren 55-56 devlet olarak dünya sahnesindeler. Ama her birisi, büyük fedakârlýklarý kendileri dýþýndakilerden bekliyorlar. 'Niye bir þey yapmýyorlar?' þeklindeki yakýnmalarda akla ilk gelenler de, Türkiye, Ýran, Pakistan, Mýsýr devletleri oluyor.

Özellikle de Türkiye ve Ýran'dan. Bu ikisinin suçu, bu beklentiyi vermiþ olmalarýndan olsa gerek.

Ýran Cumhurbaþkaný Ýbrahîm Reisî'nin Ankara'ya 4 Ocak'ta yapacaðý ziyaret, Kerman'da meydana gelen ve 85 kiþiyi yutan ve yüzlercesini de sakat býrakan büyük terör saldýrýsý sebebiyle ertelenmiþti; nihayet evvelki gün gerçekleþti.

Bu konuya da, bazý okuyucu suallerine cevap bâbýnda da önümüzdeki yazýda deðinelim, inþaallah.