Ýklim Zirvesi gibi uluslararasý kurumlarýn ABD'nin sýrtýnda yük olduðunu düþünen, Atlantik Ýttifaký'nýn bir ABD doktrini olduðu gerçeðini dahi sorunsallaþtýran Trump'tan sonra göreve gelen 'Biden koalisyonu', sadece bizim acul muhalefet tarafýndan deðil bazý Avrupalý siyasetçilerce de mehdi gibi karþýlandý.
Dolayýsýyla, Biden'ýn göreve geldikten sonra çýktýðý bu ilk Avrupa turu ve NATO zirvesi, yeni bir dönemin baþlangýcý olarak okunuyor.
Bir tarafta eli havada Trump, diðer tarafta diþlerini sýkan Merkel ve onun arkasýna hizalanmýþ Avrupalý liderlerin yer aldýðý o meþhur NATO pozundan sonra Biden'lý bu ilk zirvede bolca mutluluk pozlarý göreceðiz muhtemelen.
Rusya ve Çin ile iliþkileri sýnýrlandýrmak noktasýnda ABD'yi tatmin etmek, Almanya baþta olmak üzere hiçbir AB ülkesinin çýkarýna olmasa da Avrupalýlar tarafýndan da Biden'ýn geliþi "Amerika geri dönüyor" þeklinde karþýlandý çünkü.
Türkiye için ise süreç baþka türlü iþliyor.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn baþbakanlýðý dönemiyle birlikte deðerlendirdiðimizde Joe Biden, dördüncü ABD baþkaný. Bu süre zarfýnda ikili ve bölgesel iliþkiler konusunda sýnanmadýðýmýz alan kalmadý diyebiliriz. ABD'nin Ortadoðu politikasýnýn her yüzünü gördük ve yine bu süreçte bizzat ABD tarafýndan hedef alýndýk.
Bize kalplerinin doðrulmasý imkansýz! Çünkü ellerindeki önemli kozlarýnýn tamamýný açýða düþürdük.
Gizli istihbarat örgütü olarak kullandýklarý FETÖ'yü deþifre ettik. 15 Temmuz darbe giriþimini püskürttük, Suriye'de PKK-YPG'yi silahlandýrmak suretiyle yürüttükleri planý tersine çevirdik.
Karabað, Libya, Doðu Akdeniz-Mavi Vatan... Tüm bu konu baþlýklarýnýn hiçbirinde ABD'yi yanýmýzda görmedik.
Ve bir NATO müttefiki olmamýza raðmen ulusal güvenliðimiz konusunda özensiz olmalarý bir yana hasmane tutum takýndýklarýný gördük.
Seleflerinden ne gördük ki Biden'den iyi bir þey bekleyelim. Nitekim 24 Nisan'da, "Soykýrým" ifadesini kullanarak o da tavrýný göstermiþ oldu.
Kuþkusuz tüm bu menfi bagaja raðmen Türkiye-ABD iliþkileri önemini koruyor. Çünkü Türkiye bizim muhalefetimizin anlayamayacaðý kadar önemli bir ülke.
Bu yüzden de NATO Zirvesi'ndeki Erdoðan-Biden görüþmesini biz kendi ajandamýzla ele alýrken muhalefetimiz Biden'ýn ajandasýnda neler var diye deðerlendiriyor.
"Sen bilirsin dersen sorun çýkmaz" yaklaþýmý.
"Tadýmýz kaçmasýn Ali Rýza bey..."
Muhalefetin kafasýndaki ideal Türkiye-ABD iliþkisi böyle...
Cumhurbaþkaný Erdoðan ise sahada ve masada elimizdeki imkanlarý maksimum kullanmanýn peþinde.
Tadýmýz kaçmýþ kaçacaðý kadar!
Madem öyle mücadelenin hakkýný verelim.
Brüksel yolunda yaptýðý açýklama bu yaklaþýmý ifade ediyordu:
"Sayýn Biden'la, göreve geldikten sonraki ilk görüþmemiz olacak. Türkiye-ABD iliþkilerini þöyle bir masaya yatýrmamýz gerek. Bir sürü dedikodular oldu. Bunlarý geride býrakýp neler yapabiliriz, bunlarý konuþmamýz lazým. Görüþme alanýmýz çok geniþ. 24 Nisan'daki yaklaþýmlarý bizi çok üzmüþtür. Bunu gündeme getirmeden geçemeyiz. Savunma sanayinde masa üstünde kalan birçok konu var; en önemlisi F35. Türkiye ahdini yerine getirdiði, parasýný ödediði, yaklaþýk 750 parçasýný bizzat ürettiði halde F35'lerin teslimatý durduruldu.
Patriotlar var. Bu konuda da sözlerinde durmadýlar. NATO'da ülkemizin güvenlik hassasiyetlerinin dikkate alýnmasýný bekliyoruz."
ABD bizimle ne konuþacak deðil, biz ABD ile ne konuþacaðýz? Buna göre dizayn edilmiþ bir diplomasi dili...
Biden'dan iktidar uman muhalefetimiz anlamak istemese de Washington'un, Ortadoðu'daki her dosyasýnda Türkiye'nin çok etkin rolü var.