NATO 75.Yıl

"75. yılına giren ittifakın, 9-11 Temmuz 2024 tarihleri arasında Washington'daki NATO Zirvesi'nin asıl odak noktasının 'önümüzdeki 75 yıl ve NATO'nun değişimlere uyum sağlamak ve ittifaktaki 1 milyar insanın vazgeçilmez bir güvenlik kaynağı olmaya devam etmek' olduğu vurgulandığı için kritik önemde bir toplantı olacağı aşikar."

Bu cümleleri kullandığımız geçtiğimiz yazımızda ikonik 75. Yıl NATO Zirvesi'nde ele alınacak başlıklara sonraki yazılarımızda dokunacağız demiştik; başlayalım o halde.

Atlantik Okyanusu'nun iki yakasında kalan ülkelerin 'ortak güvenlik' şemsiyesi altında 'birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için' şiarı ile bundan 75 yıl önce dönemin gergin ortamında kurulan 'Transatlantik İttifakı' deyim yerindeyse 'tarihi günler' yaşıyor. Çünkü Soğuk Savaş'ın bitişinden bu yana ilk defa 75 yıl önce oluşan 'kutuplar', o günleri hiç de aratmayacak kadar artan bir tansiyon ile gerginlik seviyesini en az o günlerdeki gibi giderek artırıyor.

Bir yandan 75. Yıl Zirvesi'nde ele alınacak temaların en birincisi olarak 'Rus saldırganlığı' ifadesi geçerken diğer yandan da geçtiğimiz hafta, yıllar önce tarihin sayfalarına 'Küba Füze Krizi' olarak geçen o meşhur felaketin eşiğinden dönüldüğü krizin yine bir benzeri yine aynı aktörlerin sahneye çıkmasıyla bir anlamda yine aynı coğrafyada 'yeniden canlandırıldı'. Çünkü adım adım, 'kriz tırmandırıcı' hamle ve açıklamalar birbiri peşi sıra geliyor; hatta Şubat 2022'den beri taraflar birbirlerinin 'sinir uçlarına' dokunmak için adeta bir yarış içerisinde ve bunu durdurmak bir tarafa, kalibresini giderek artıran hamleler yapmaktan iki taraf da imtina etmiyor ne yazık ki.

Salgın ile durgunlaşan 'büyük güç mücadelesi' anlaşılan o ki, 'savaş ve çatışmanın düzeltici gücü' tekrar hatırlanarak salgının yarattığı büyük sistemsel krize çare aranıyor. Ancak sorun şu ki 'caydırıcılık' hala nükleer güç üzerine bina edilmiş durumda ve kullanılması durumunda Einstein'a atfedilen o meşhur '3. Dünya Savaşı'nda hangi silahların kullanılacağını bilmem ama 4. Dünya Savaşı'nda taş ve sopalar olacağını biliyorum' sözleri hiç de yabana atılacak cinsten değil çünkü hem bunca sene sonra 'nükleer' temalı Oppenheimer filmi neden önce 'üç saat' sürmesine rağmen rakibi 'Barbie'ye karşı sinemalarda rekora ardından da Oscar'a yürüdü dedirtti hem de teknolojinin geldiği seviye, Soğuk Savaş'taki tansiyona 'rahmet okutacak' düzeyde.

NATO, 75. Yıl Zirvesi'nde 'tarihi' kararlara imza atacak gibi duruyor. Öncesindeki süreçte geçtiğimiz zirveden bu yana İttifakı bir yandan Rusya'nın 'kapı komşusu' iki ülke olan İsveç ve Finlandiya üyeliği ile 'güçlendirilirken' diğer yandan salgın döneminde hazırlanan 'Küresel NATO' Raporu ile başlatılan 'Transatlantik Ötesi' ülkelerin de ittifaka angaje edilmesi çerçevesinde 2023 yılında da Çin'in 'kapı komşusu' Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın 2023 Vilnius Zirvesi'ne davet edilmesi ve hatta Hindistan'ın da angaje edilmesi fikrinin ABD tarafından ortaya atılmasıyla 2020 itibariyle zirve sonuç bildirgelerinde 'ortak tehdit' algısında ismi zikredilen bu iki ülkenin yine ittifakın ilk yıllarındaki tabirle 'çevrelendiği'ni düşündürtüyor. Yani bir kez daha 'tarih tekerrür ediyor' ancak bu sefer oyunculara bir yenisi ekleniyor ve tehdit algısı bu anlamda da 'genişliyor' Rusya yalnız değil yanında Çin de var.

Halbuki çok değil daha 1990'larda Soğuk Savaş'ın Batı Bloku zaferiyle sona ermesiyle tansiyon düşmüş hatta NATO'nun varlık sebebi sorgulanmaya kadar gitmiş ve keza daha da ileriyle gidilerek bir zamanlar kendisine karşı oluşturulan ittifak NATO ile Rusya arasında 'İşbirliği Konseyi' bile kurulmuştu. Hey gidi günler, nereden nereye; pandülün bir taraftan diğer tarafa savrulurken arada ortaya gelmesi gibi bloklar arasındaki gerginlik de bu 3 yönü de deneyimlemiş oluyor.

Yani 'mevzu derin', biz daha çok yazar çizeriz bu konuda; 'arkası yarın' gibi dahası bir sonraki yazıya.