Avara kasnak gibi her gün, ha babam yalan kovalýyoruz. Oysa ülkenin pozitif gündemi oldukça bereketli. Lakin bunlarý konuþmuyoruz, konuþamýyoruz. Konuþsak da ertesi güne bile taþýnmýyor, sabun köpüðü kadar sosyal medya gündemi olmaktan öteye gidemiyor.
Buna mukabil kimseye zerre miskal faydasý olmayan yalan yanlýþ þeyler ülkenin en önemli gündemine dönüþebiliyor. Son örneði, Oda TV'nin bir film setini cephanelikmiþ gibi gösterdiði "Öðrenci yurdundan silahlar çýktý" haberi...
Geçtiðimiz Cumartesi günü Türkiye'nin küresel ve bölgesel alanda elini çok daha güçlü kýlacak en önemli adým olan Kanal Ýstanbul'un üzerinden geçecek köprülerden ilkinin temeli atýldý. Bu haber, kanalla ilgili tezviratlarý aþýp yeterince gündem olabildi mi? Emin deðilim. Bir tek o mu? Türkiye, bir haftaya bakýn baþka neler sýðdýrdý? Yerli Covid-19 aþýsýnda 3. faz çalýþmalarýna baþlandý. Savunma sanayiinde ilk milli gemisavar füzesinin son test atýþý baþarýyla gerçekleþti ve ilk kez bir gemi hedefini tam isabetle vurdu. Türkiye'nin ilk Silahlý Ýnsansýz Deniz Aracý (SÝDA) olan ULAQ'ýn seri üretimine baþlanacaðý haber verildi. Havacýlýk alanýnda eðitim verecek bir meslek lisesinin Ýstanbul Havalimaný'nda eðitime baþlayacaðý duyuruldu. Ülkemizin doðalgaz depolama kapasitesinin yüzde 10'undan fazlasýný karþýlayacak ilk yüzer depolama ve gazlaþtýrma ünitesi olan BOTAŞ Ertuðrul Gazi gemisi açýldý.
Tamamý da deðil, sadece bir haftanýn kýsa bir özeti bunlar. Fakat bunlarý kim ne kadar duydu, gördü, bildi?
Daha çok neleri konuþtuk, tabii ki Kemal Kýlýçdaroðlu'nun "Katarlýlar Türkiye'de sýnavsýz týp okuyabilecekler" yalanýný. Tam da sýnava girecekleri günün öncesinde bu ülkenin geleceði olan gençlerin kafasýný bulandýrmak, moralini bozmak, motivasyonunu düþürmek pahasýna söylediði bu yalaný düzeltmeye harcadýk zamanýmýzý. Ben bu yazýyý yazarken Oda TV'nin "öðrenci yurdunda cephanelik" haberi/yalaný konuþuluyordu.
Gerçekten akýl alýr gibi deðil. Doðrusunu söylemekten, yalanlarýný yüzlerine vurmaktan bir hal olduk!
Ülkemizde bunca iyi þey olurken þeytan taþlamaktan bunlarý konuþmaya vakit bulamýyoruz. Bir paradoksa dönüþmüþ durumda.
Bundan kaçamayacaðýz da ne yazýk ki. Yani þeytan varsa taþlanacak, mecbur. Ama bu arada insan üstü bir gayretle tüm bu kem sözlerin bize de sirayet etmesine engel olacak ve hayrý söylemekten geri durmayacaðýz.
Bir kreþ açmak için 8 vekil, 2 büyükþehir belediye baþkaný, bilmem ne kadar il teþkilat baþkaný bir araya gelebiliyor ve bunu týpký çeþmeye musluk takmak gibi (!) büyük bir açýlýþ olarak sunabiliyorsa þu yukarýda zikrettiðimiz þeylerin her biri en az 2-3 hafta konuþulmayý hakkediyor demektir.
Ama biz öyle bir güruh deðiliz. Ayasofya Camii yeniden ibadete açýldý, neredeyse bir asýr sonra bir hayal gerçek oldu da bir haftada tükettik, bitti.
Ne diyelim, þeytan taþlamaktan güzel söylemeye vakit kalmýyor.