İnsan, bir suç aletidir.
Ve insan “Hep başkalarından bekleme durağının müdavimidir.”
Gözlemci olduğumu düşünüyorum, gözleyeni de gözlemleyen olduğumu hissediyorum. İnsan, aklımızdan çıkmayan inatçı bir lekedir.
Hiç öyle omuz sallayıp yayılarak “Bana ne ya” deme. İnsanın aklına sık taktığı aksesuarı hep başkasıdır.
Çok fazla uzatmadan yine erik ağacına dalar gibi dalmanın alışkanlığıyla yazıyorum. Kendimizi güçsüz hissettiğimizde bizden istenen kan tahlili kadar normal olmalı idrak tahlili.
Halk Tv’de, kafası meyve tabağına dönmüş bir kadın iplik gibi akan sesiyle karşısına aldığı avukata soruyor,
- Bir şey soracağım “Bunak Kadın” demek hakaret sayılır mı?
- Yok sayılmaz tıbbi bir terimdir Bunak.
- Ama bana var dediler :))) yani bana söylediler.
- A o zaman olur tabi.
Gülmekten ölenlere mezar sponsoru bu kafadır işte. Ayşenur Aslan, naylon çorabını sol beyniyle ortak kullandığını ispatlayan bir soru sordu . Avukatın cevabı hukuk gargarası.
Sizdeki kabloları değil, şarj makinesini merak ediyorum cidden. Dolum süreniz nedir sizin. Bataryayı nerede yaktınız? Kayış nerede koptu, siz nerede dibe çöktünüz.
Bu nasıl çukurlardan çukurlara esmektir. Sesinizi kesin diyeceğim ama kökü sizde olduğu için uzadıkça saçmalıyorsunuz.
Siz senin tecavüzcün, benim tecavüzcüm diyerek ahlaksızlığı pasta tabağında dilimleyenler ordusu olarak, senin bunağın benim bunağım diyerek de adaleti kendi cehaletinize göre paketlediniz.
Kadın, çeyrek zekasının sahte olduğunu, bozdururken öğrendi.
“Bunak” kelimesinin tıbbi bir terim olduğunu biliyoruz ama tıbbi terimler sözlüğünü Çarşamba Pazarından aldığınızı adalet algınızdan anlamış olduk.
Ak Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan’a “köpek” demeyi hakaret saymayan Hakime Hanım,
Ayşenur Aslan’a “Bunak kadın” demeyi hakaret sayan Avukat arasında hakikate ecel teri döktürebilirsiniz ama onu asla öldüremezsiniz.
Hiç gülmüyor oluşum
komik olmadığınız anlamına gelmez.
Sizin beyninizin bakımını kim yapıyor bilmiyorum ama kıvrımları unutmasın aralarda çok kir birikiyor.
Siz tozutunca,
biz silkelemek zorunda kalıyoruz sonra.
