Mazlumlar virgül koymaz şehadetleriyle nokta koyar, cennette yeni sayfa açtıran rabbe hamd olsun. Ne demiştik, şehadet cennette açmaya devam eden çiçeğin adıdır. Her mazlumun var bir zalimi, çocukların yaşamak hevesini gerdanlarından söküp, kendi kanlı incilerini döken tek süsü şerefsizlik olan zalimler var işte.
Bir genç, nişanlısının şehadetini düğün yeri olan cennete emanet ederken gülümsüyor, işte o gülümseme zalimine geri dönen kaç bomba gücünde? Allaha teslim olanı o gübreden mühimmatlarında ne kadar tutuklayabilirsin?
Canını cennete emanet etmiş bir yüreğin bedenini ne kadar deşebilirsin?
Siz, bu onurlu direniş hareketinin karşısında bozulmuş bir bağırsak hareketi olarak kaldığınız için kuduruyorsunuz aslında. Öyle de korkaksınız. Görmüyor musunuz o saçma sapan böğürtüleriniz hep bir sapan ve bir taş yüzünden.
Peki, bu zalimlerin bataklığına sinek olmak için kendini test ettiren numunelik haşeratlara ne diyeceksiniz?
Bilirsiniz kağıdın şerefini koruyan üstüne yazdıklarınızdır. Ben kağıdın şerefini kendime küstürmemek için torbaların adını zikretmeyeceğim.
Açık Büfe siyasetçiler, yalanın her çeşidini görüp tabağını donatan, yiyemeyince de torbasına doldurup yedirecek aptal arayan fukaralar!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Netanyahuyla denk tutan siyasi leşlik, Wc ile kağıdı arasındaki izbede yapılmaktadır!
Uluyanların ürüyenlerle olan derin dostluğunu unutturmak için, kepazeliğe rahmet okutturacak küfürlere hakaretlere tutunmaları ipe oy sermelerinin tezahürü.
Bugün, Aksa'nın avlusunda Bir Selahattin bir de Erdoğanın adı o mazlumun sesini göndere çektiği içindir!
Esvaplarının ucuyla sinek kovalayan Arap Birliği , tavana ağız açan Arap Birliği ölen mazlum bebeklerin kilosu kadar göbekleriyle yayılırken,
Erdoğan, bebeklerin sesinden ve son kez yıkanmış şehit bedenlerinden cümleler kurup Dünyaya haykırıyordu!
....
Allah şahittir ki, Kudüs'ün kanlı gömleğini imanı Yakup olan babaların kucağına atmanıza müsaade etmeyeceğiz.
Allah şahittir ki, bedenlerimiz zaferin miracıdır. Bize namlu doğrultmanızdan değil, sadece doğrulduğumuz ilk kıbleyi kaybetmekten korkan İbrahimleriz.
Biz yedi kat yerin altından yeşermeyi yine biliriz yeter ki yedi kat göğün yarıldığı o miracın şerefli yüzü Kudüs ümmete küsmesin.
Ey topraklarımızdan toprak çalan zalim beni nereye götürüyorsun?
Beni Yusuf'un olmadığı zindana mı atacaksın?
Beni Yakup'un aramadığı kuyularda mı boğacaksın?