Teşrik tekbirlerini ve Yasin'in katillerini unutmayalım

Yüzümüz zor günler için biriktirdiğimiz tebessüm kumbarası. Nereye doğru gülümsesek orası arşiv tarlası. Hatırladıklarımıza güleriz. Birileri için hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak bayramlara sitemdir her bayram. İnsan neyi özlüyorsa ona bürünmek istiyor.

Babalı bir evi özlüyor bir yetim, öpüp de alnına koyacağı bir elin eksik olması yaz da olsa içindeki güz yaprakları arasında yürümesine sebep.

İçinde çocukluğun yüzdüğü bir anne gölü ev, işte bayramlık bir evdir orası.

Bir de evladını özleyen annedir bayram. Bayram, cennette açmaya devam eden şehit çiçeğine özledim diye haykırılacak bir hüzün dağıdır. Benim için her bayram Diyarbakır sokaklarından eksilmiş bir Yasin'dir.

Yasin, safta bir eksik bayram secdesidir. Hiç geçemeyeceği kapı eşiğidir Yasin. Kurban bayramında leşlerin ve şimdi şezlong sayacı ifrazat cüsselerin intikamlarına kurban edilmiş yiğitlik kitabı Yasin.

Elindeki kurban poşeti, alçaklıkların üzerini örtmeye yetmeyecek toprakla dolu şimdi. Şehadetiyle bile bize hala nasihat eden merhamet bayrağımız Yasin.

Annesine mezar taşı sildiren zalimleri de şimdi poşet poşet dağdan indiriyorlar. Yasin yerden göğe şehitsin...

Seni adından vurdular Yasin. Seni, yoksulun ocağı da rahmete doysun diye dağıttığın kurban etinden vurdular, sen neyin zenginiysen biz onun yoksuluyuz. Bize merhamet dağıt, bize vicdan dağıt, bize cesaret dağıt, bize kardeşlik dağıt. Sen de bizi yoksulluğumuzdan vur Yasin.

...

Değişim Kartlarıyla değişim olmaz.

Bir süre siyaset yazmayı düşünmüyordum. Anlayacağınız getirecekleri Baharlar da meşgule atıyor.

Depresyon şurubuna ekmek doğrayıp yedikleri şu süreçte değişim diyenlerin samimi bir şekilde nedamet getirmeyişleri bile acıklı.

Neyse serçe parmağımızın gagasıyla arada yazarız bunları lakin merak ettiğim başka bir durum var.

Yargılanacaksınız diyenlerin Bodrum yolunda ketçap bidonu gibi tısladıkları haberi geldi. Bir sessizleştiler. Hav yorgunu olmak böyle bir şey demek ki. Yoklukları sadece cihangir taburesinde hissedilenler kabilesi bodruma göçüyor.

En zekilerinin kafası erise diğerinin üstüne güneş kremi olarak damlıyor o derece üretkenler.

Kırlent astarı bile olmayacak yüzlerine avuç avuç yağları sürüne sürüne gidiyorlar.

Aşiret düğününde pilav kazanına dalacak kepçe gibi dizilmişler ..

Gidiyorlar...

Yargılayacaktınız bir saniye bakar mısınız diye bağırsan,

Ağızları pişik pudrası saçıyor...

Gülümsetici sıcaklar başlıyor...