Her Ramazan'da olduðu gibi iþgalci Ýsrail bu Ramazan'da da yine saldýrdý. Mescid-i Aksa'ya saldýran iþgal kuvvetleri mescid içindeki yüzlerce Filistinli'yi yaraladý.
Ve yine her zaman olduðu gibi çeþitli devletler Ýsrail'i kýnadý!..
Mütefekkir Salih Mirzabeyoðlu 1988 senesinde verdiði "Filistin ve Ýþkence Meselesi" adlý konferansta, uluslararasý kýnama tiyatrosuyla alakalý þunu diyor: «Hani "Filistin" filân diyoruz ya, iþte bundan fazla bir þey beklemeyin; birtakým kýnamalar, resmî kýnamalar, âdet yerini bulsun hesabý lâftan ibaret kýnamalar..."
Ardýndan da þu hükmü veriyor: "Zaten Filistin'de þurda burda olanlar, bizim adam olamadýðýmýzdan oluyor!"
Ümmet olarak neden zelil haldeyiz, nasýl adam olacaðýz?
Bu sorularýn cevabý þu hadîs-i þerifte:
Peygamber Efendimiz Aleyhisselâtu Vesselâm asýrlar öncesinden ahvalimizi haber veriyor: "Yemek yiyenlerin sofralarýna birbirlerini çaðýrdýklarý gibi, çeþitli ümmetlerin sizin aleyhinize birleþmeleri yaklaþmaktadýr.
Ashabdan biri, "Ey Allah'ýn Resûlü! O gün (sayýca) az olacaðýmýzdan mý (aleyhimizde birleþecekler)" diye sordu.
Resûlullah, "Hayýr, bilakis o gün (sayýca) çok olacaksýnýz. Fakat selin üzerindeki köpük ve çerçöp gibi olacaksýnýz. Allah, düþmanýnýzýn kalbinden size karþý duyduðu "mehâbeti" (korkuyu) çekip alacak ve kalbinize "vehn" atacak (bu sebeple düþmanýnýz sizden çekinmeyecek ve korkmayacak)týr" buyurdu.
Ashabtan biri, "Ey Allah'ýn Resûlü! 'vehn' nedir" diye sordu.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, "dünya sevgisi ve ölüm korkusu" diye cevap verdi.
Peygamber Efendimiz'in torunlarýndan, Üstad Necip Fazýl Kýsakürek'in mürþidi Esseyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri, kalbimizdeki vehn sebebiyle þehitlik nimetinden kaçmanýn bizleri münafýklýða götüreceðinin ikâzýný yapýyor: "Dini iþlerde bid'atlerin türemesi öyle bir fitnedir ki, zararý bütün mahluklarý sarar. Bunlardan biri de cihad ve gazada gevþeklik ve tembelliktir. Burada bir nükte vardýr ki, münafýklýðýn alameti olmaya kadar gider. O da þehitlik nimetinden kaçýnmak... Þehitlik, Ýslâm'ýn kuvvet bulmasý yolunda can vermektir. Her mümin fert, bu yüksek makamý kalb ve zevk yoluyla benimsemeye, istemeye memurdur. Bu sýr icabý olarak Resûl ve nebilerin birçoðu, sahabiler ekserisi ve Peygamber evladýnýn hepsi þehadeti arzulamýþ ve o yolda ruhlarýný teslim etmiþlerdir."
Esseyid Abdülhakîm Hazretleri'nin "þehidlik nimeti" tâbiri dikkatinizi çekti mi? Bizlere ne kadar da uzak bir nimet! Günümüzde "nimet" dendiðinde aklýmýza gelenlerle, mevzunun künhüne vâkýf olanlarýn nimet tanýmý ne kadar farklý deðil mi! Nimet olarak gördüðümüz ve elde etmek için hayatýmýzý harcadýðýmýz ev, araba, para, makam vs. hakikatte nimet mi yoksa külfet mi? Bu sualin cevabýný, emaneti teslim etmeden doðru verebilirsek ve hayatýmýzý bu doðru cevaba göre tanzim edebilirsek ne âlâ, yoksa "hesap günü" bizler için çok çetin geçecek!
"Niye bu hâldeyiz?"
"Ümmet nasýl kurtulacak?"
Mezkûr sorulara cevap bulmak için cildler dolusu kitaplar yazýlmýþ, zihinler karýþtýkça karýþmýþ... Oysaki cevap çok basit: Allah ve Resûlü'nün sevgisini kalbimizden çýkardýk, dünya sevgisini yerleþtirdik. Vefasýz sevgiliden ayrýlmamak için de her zillete, her rezilliðe razý olduk! Kuvvet ve kudretin yegane sahibi Allah da üzerimizden heybeti, yüreðimizden cesareti aldý ve bizleri kâfirin elinde maskara etti!
Yoksa imkân mý vardý Yahudî topraklarýmýzý iþgal edip devlet kuracak ve bizler de bu devleti tanýyacaðýz!.. Öylesine zillet içerisindeyiz ki, iþgalci ilk kýblemizde ibadet etmemizi engelliyor ve kapýsýna XRay cihazý koyma cüretinde bulunabiliyor.
Çeçenistan, Irak, Afganistan, Suriye, Arakan... Ümmet topraklarý iþgal altýnda, ölülerimiz istatistik bir veriden baþka bir anlam taþýmýyor!
Sadece Müslümanlar için deðil tüm dünya mazlumlarýna geçmiþte olduðu üzere tekrar umut olmak için kalblerimizi temizlemenin zamaný. Üstad'ýn ifâdesiyle, "kaybettiðimiz aþk ve vecdi"n derdine düþmenin zamaný.
Türlü melânetin altýnda tutsak olan dünyayý kurtaracak, Allah ve Resûlü aþkýyla yanan Alperenler yetiþtirme zamaný. Cihad ve þehidlik þuuruyla yetiþecek yeni nesiller, Allah rýzasý uðrunda matematiðe de el atar mazluma da; týpký geçmiþte olduðu gibi!..